Практическая отработка грамматической темы: Служебное слово «diye»
Составила: Анна Чалая
Служебное слово «diye» в предложениях с прямой речью
1 Aşağıdaki boşlukları “diye” ile dolduralım.
1. Mert bana “Nereye gidiyorsun?” diye sordu.
Ben ona “Eve gidiyorum.” diye cevap verdim.
2. Ben ona “Neden beni aramıyorsun? ” diye sordum.
O bana “Çünkü çok işim var.” diye cevap verdi.
3. Anneme “Bu akşam yemekte ne var?” diye sordum.
Annem bana “Tavuk ve pilav yaptım.” diye cevap verdi.
4. Ne düşünüyorsun?
“Ne zaman Ankara’ya gideceğim.” diye düşünüyorum.
5. Neye bakıyorsunuz?
“Evde yemek var mı?” diye bakıyoruz.
6. Niçin kızdın?
“Bana yalan söyledin.” diye kızdım.
2 Aşağıdaki boşlukları “diye” ile dolduralım.
diye sormuş diye bağırmış diye düşünmüş diye cevap vermiş
diye düşünmüş diye seslenmiş diye düşünmüş
Bir gün küçük bir keçi sürüsünden ayrı otlamaya gitmiş. Hain kurt da zavallı hayvanı hemen görmüş ve “Heh, işte ağzıma layık bir lokma. Yaşasın!” …… diye bağırmış …….. Küçük keçi, hain kurdu görmüş ve kaçmak istemiş fakat kurttan kurtulamamış. Kendisine doğru yaklaşan hain kurda “Ne yapalım, demek kaderimizde sana yem olmak varmış kurt.” …… diye seslenmiş …. Kurt, küçük keçiye “Son bir isteğin var mı?” … diye sormuş …. Küçük keçi “Madem ölüm kapıya geldi, bari bana biraz kaval çal da neşeleneyim, mutlu öleyim.” …… diye cevap vermiş …. Kurt, “Son isteği zavallının, bir kaval bulayım da çalayım.” … diye düşünmüş …. Bir kaval bulmuş ve çalmaya başlamış. Kurt çalmış, küçük keçi oynamış. Bu arada uzaktaki köpekler kavalın sesini duymuşlar. Koşa koşa kurdun yanına gelmişler ve kurdu kovalamışlar. Kurt keçinin onu kandırdığını anlamış ve “Keçi bana oyun oynadı … diye düşünmüş…
3 Aşağıdaki boşlukları uygun kelimelerle dolduralım.
demiş diye sormuş diye cevap vermiş demiş diye düşünmüş
diye cevap vermiş diye bağırmış diye sormuş diye sormuş diye cevap vermiş
Çok eski zamanlarda “Lokman Hekim” diye bir adam varmış, bu adam hem doktor hem de eczacıymış. Bir gün Lokman Hekim’e bir adam gelmiş, “Lokman Hekim, ben çok hastayım, çok ağrım var, ne olur derdime bir çare bul.”........demiş.........
Lokman Hekim “Senin hastalığının ilacı yok, öleceksin.”............diye cevap vermiş......
Adam çok üzülmüş. Yanına bir at, bir köpek bir de tüfek almış ve dağlarda yaşamaya başlamış. Hastalığı her gün daha kötü olmuş. Bir gün dağda ineğiyle bir kadına rastlamış. Kadının yanında ineği varmış. Kadın “Hey! Hasta mısın, neyin var?”...diye sormuş....... Adam “Benim derdimin çaresi yok.”............diye cevap vermiş............ Kadın, adamın haline çok üzülmüş ve ona vermek için bir tasa biraz süt koymuş. Tam o arada bir yılan, tastaki sütten içmiş ve sütü zehirlemiş. Adam bunu görmüş ve “Şu tastaki zehirli sütü içeyim ve hemen öleyim, acılarım bitsin.”............diye düşünmüş............ Köylü kadın adama “O süt zehirli! Sakın o sütü içme!”........diye bağırmış.......... fakat adam kadını dinlememiş ve zehirli sütü içmiş. Bir süre sonra midesi bulanmış, kendini çok kötü hissetmiş. Ama sonra birdenbire iyileşmiş. Adam hemen Lokman Hekim’in yanına gitmiş, “Lokman Hekim, ben hemen ölmek istedim ve zehirli süt içtim ama ölmedim, iyileştim.”........diye cevap vermiş.......... Lokman Hekim “Senin ilacın bende değildi. Ben nasıl dağa çıkayım, sana dağ ineği bulayım, ondan süt sağayım ve o sütü yılana içirip sütü zehirleyeyim?”............diye sormuş.............. Adam “Benim hastalığımın ilacı var mıydı?”............diye sormuş................ Lokman Hekim “Elbette vardı ama o ilaç bende değildi.”...............diye cevap vermiş..............
Служебное слово «diye» в предложениях со сказуемым в изъявительном и повелительно-желательном наклонении
Вставьте в предложения служебное слово «diye»
1. Annem bugün üşüyeceğim diye bana kalın palto giydirdi. 2. Çocuk ağlamasın diye bakıcısı ona bir şeker verdi. 3. Sertap’ın babası «Hilton» otelinde kapıcı diye çalışıyor. 4. Sınava hazırlanayım diye kütüphaneden bir sürü kitap aldım. 5. O bana bugün sinemada yeni bir filim var mı diye sordu. 6. Avukat, müşterisi mahkemeye gelmedi diye hayret etti. 7. Aylin, kocası akşam yemeğine gelmeyecek diye bir şey hazırlamadı. 8. Sertap hasta diye bugünkü derslere gelmedi. 9. Keyfi yerinde yok diye konsere gitmedi. 10. Çocuk diye tutturuyorsun, kendin ise benden o kadar uzaksın. 11. Ne diye burada dolaşıyorsun, başka işin yok mu? 12. Bu tuhaftır ama Türk tanıdıklarım arasında Ali diye biri yok. 13. Çalar saat çalmayacak diye bütün gece uykusu yoktu. 14. Yorgunum diye o partiye gitmedim. 15. O, bunu hayatımda yapmayacağım diye atıldı. 16. Çoşkun iş yerinde az para alıyor diye bu işten vazgeçti. 17. Kocam bir şey unutmasın diye alacaklarının listesini yaptım. 18. Belgeye acil diye yazmayı unutmayın. 19. Orhan, kız kendisinden hoşlansın diye beyaz takım giydi. 20. Güleyim bari, ne diye bu hırsıza 1000 ruble verdin? İade edecek mi diye düşünüyorsun?
1. Berna bana ehliyet aldım mı diye sordu. 2. Telefonumun şarjı bitti diye çok şaşırdım. 3. Kulağı ağrıyor diye şikayet eden çocuk okula gitmemek için yeni bahaneler aradı. 4. Treni kaçırmasın diye endişeleniyorum. 5. Öğretmen, öğrenci tek kelime bilmiyor diye şaşırdı. 6. Kemal, annebabası kendine her şeyi anlatacak diye kapı dinlemedi. 7. Çocuklar üşümesin diye anneleri onlara iki kalın atkı verdi. 8. Zamanı yok diye oraya gitmeyi kabul etmedi. 9. Çikolata yiyeyim ve kahve içeyim diye otelin lobisindeki bara indim. 10. Bu işi başaracağım diye Selim’i aramaya karar verdim. 11. Babası uyanmasın diye ışığı kapattı ve ayak ucuna basarak odadan çıktı. 12. Üşümeyeyim diye kalın palto giydim. 13. Zarfın üzerine taahhütlü mektup diye yazmayı unutmayın. 14. Ne diye hep işlerime karışıyorsun? Kendi işlerine bak. 15. Buraya bana her şeyi anlatsın diye geldim. 16.Nurettin diye bir adam tanıyor musun? 17. Yorgun diye bavulunu önceden toplamamış. 18. Cep telefonunu açsın diye ona elektronik ortamda bir mektup gönderdim.
Примеры использования служебного слова «diye» в главе 9 «Гарри Поттер и Тайная Комната»
1. В прямой речи:
"Kedim! Kedim! Mrs. Norris'e ne oldu?" diye feryat etti.
"Ölü değil mi?" diye hıçkırdı Filch, parmaklarının arasından Mrs. Norris'e bakarak.
"Ona sor!" diye feryat etti Flich, kızarmış ve yaşlarla ıslanmış yüzünü Harry'ye çevirerek.
Şişkin yüzü mosmor hale gelen Filch, "Yaptı, o yaptı!" diye tükürükler saçtı.
"Palavra!" diye hırladı Filch.
"Peki, niye daha sonra şölene katılmadınız?" diye sordu.
"Kedimi taşa çevrildi!" diye haykırdı.
Lockhart, "Ben yaparım," diye atıldı.
"Böyle şeyler Hogwarts'ta sık sık olmaz," diye güvence verdi Ron ona."
"Acaba bize Sırlar Odası hakkında bir şeyler anlatabilir misiniz diye merak ediyordum."
"Bir büyücünün Kara büyü kullanmaması, kullanamadığı anlamına gelmez, MissPennyfeather," diye cevabı yapıştırdı Profesör Binns.
"Görüşürüz, Harry!" diye ciklediğini duydular.
Ron, "Gerçekten bir Sırlar Odası var mı dersin?" diye sordu Hermione'ye.
Ron, "Filch orada nöbet tutuyor," diye mırıldandı.
Buna bayıldım işte!" diye bağırdı Myrtle.
"İksir'de Snape'i dinlemekten başka yapacak şeyimiz yok mu sanıyorsun?" diye mırıldandı Ron.
2. В остальных случаях:
Sessiz kalabalık, geçsinler diye açıldı.
Efsaneye göre, Slytherin, kendi hakiki vârisi okula gelene kadar başka kimse açamasın diye Sırlar Odasını mühürledi.
Herkes bir şeyler daha anlatır diye umarak ona bakmayı sürdürürken, havada tedirginlik seziliyordu.
İkinci Sınıf'ı pat diye kapattı.
Snape bunun Fevkalade Muktedir İksirler diye bir kitapta olduğunu söylemişti.






