-den kendinden geçerek, -den kendini kaybederek (в крайнем волнении, в исступлении от чего-нибудь).
• Вне себя от страха он побежал по улице. Korkudan ken
dini kaybederek, sokakta koşmaya başladı.
II. ВНЕ СЕБЯ от чего, в знач. сказ,
-den kendinden geçerek (в крайнем возбуждении).
• Дети были вне себя от радости, они прыгали и кричали.
Çocuklar, sevinçten kendilerinden geçerek zıp
lıyor ve batırıyorlardı.
В НОГУ [vnogu], в знач. наречия.
Düzgün adım (шага одновременно с кем-либо то правой, то левой ногой). Yürüyüş süreci ifade eden fiillerle birlikte kullanılır.
• Солдату идут в ногу. Askerler düzgün adım yürüyor.
• Они запели песню "Смело, товарищи, в ногу". "Yiğitçe
yoldaşlar, düzgün adım" şarkısını söylemeye
başladılar.
В НОЧЬ [vnoç'], в знач. наречия. Gece, geceleyin (ночью).
• Он дежурит в ночь. О, gece nöbet tutuyor.
• Они встретились в ночь под Новый год. Yeni yıl gece
sinde karşılaştılar.
О - Когда ты уезжаешь? - Завтра в ночь. - Ne zaman ayrılıyorsun? - Yarın gece.
ö Садись отдыхай, в ночь пойдём рыбу ловить. Otur dinlen, gece balık tutmaya gideceğiz.
В НОЧЬ НА; НА... В НОЧЬ. Gecesi (ночью перед указанной датой).
|
|
Takvim tarihiyle birlikte kullanılır.
• В ночь на 20 января ударил сильный мороз. 20 Ocak gece
si şiddetli bir soğuk bastırdı.
□Снег выпал только в январе, На третье в ночь. Kar ancak ocakta düştü; üçünde, geceleyin.
UYARI: в edatıyla birlikte kullanılan ночь adıyla karıştırmayınız: Летний вечер медленно переходил в ночь. Yaz akşamı yavaşça geceye dönüştü.
В ОБЛАСТИ [voblast'i], чего, в знач. предлога (книжн.).
Alanında, sahasında, vadisinde (в чём-нибудь, в сфере чего-нибудь). Etkinlik alanını göstermek için kullanılır.
• Он крупный специалист в области математики. Matema
tik alanında büyük bir uzmandır.
• Комиссия обсудила вопросы, связанные с сотрудничеством стран в области науки и техники. Komisyon, ülkelerin bilim ve teknik alanındaki işbirliğiyle ilgili sorunları müzakere etti.
В ОБСТАНОВКЕ [vabstanofk'i], чего, в знач. предлога (книжн.).
Havasında, ortamında; şartları içinde, koşulları içinde; içinde, içerisinde (в условиях, в обстоятельствах чего-либо).
Праздник отмечался в обстановке большого трудового и политического подъёма всего народа. Bayram, büyük bir çalışma ve tüm ulusun siyasal coşkunluğu içinde kutlandı.
Обе стороны выразили удовлетворение результатами переговоров, проведённых в обстановке полного единодушия. İki taraf da, tam bir ittifak içinde yapılan görüşmelerin sonuçlarının memnuniyet verici olduğunu ifade ettiler.
В ОБЩЕМ [vobş'ç'im], в знач. наречия.
I. Ana hatlarıyla (в общих чертах; не выдел частностей, подробностей).
• Директив дать туда не успели, только напомнили в общем,
что следует делать. Oraya yönerge yetiştiremedik;
ancak ana hatlarıyla ne yapılması gerektiğini
anlattık.
II. в знач. вводного слова. Kısacası, sözün kısası (короче говор, словом). Yazıda virgülle ayrılır. Bir önceki söylemin genelleştirilmesi durumunda kullanılır.
• На соревнование приехали сильнейшие спортсмены и много
перспективной молодёжи. В общем, борьба будет упорной.
Yarışmaya en güçlü sporcular ve istikbal vaad
eden birçok genç gelmişti. Kısacası mücadele
azimli olacak.
О Найдите дежурного, откройте класс, в общем сделайте всё, что нужно. Nöbetçiyi bulun, sınıfı açın; kısacası, gereken her şeyi yapın.
|
|
ВО ВРЕМЯ [vavr'em'ya], предлог с род. п.
Sırasında, esnasında, zamanında (в один из моментов или на всём протяжении действия, состояния). İnsanın ya da doğanın eylemini, durumunu bildiren isimlerle birlikte; zaman ilişkilerini ifade etmede kullanılır.
• Мы познакомились во время путешествия. Yolculuk es
nasında tanıştık.
• Не разговаривайте во время лекции. Ders esnasında
konuşmayın.
Во время уборки урожая в полной мере используется вся сельскохозяйственная техника. Hasat sırasında bütün zirai teknolojiler tam teşekküllü kullanılmaktadır.
Во время сильного снегопада движение приостановилось.
Şiddetli kar yağışı sırasında trafik durdu.
ВО ВСЯКОМ СЛУЧАЕ, [vafs'yakam sluç'ayi],
I. в знач. наречия. Herhalde, n'olursa olsun (при любых обстоятельствах, обязательно).
• Я был уверен, что во всяком случае встречу его сегодня в
школе. N'olursa olsun onu okulda göreceğimden emindim.
П. в знач. частицы. Bari; hiç olmazsa; en azından (по крайней мере, хотя бы только). Sözün sınırlayıcı ayrımını yapar.
• Мне показалось, что у него нет товарищей, во всяком
случае здесь нет. Bana, arkadaşı yokmuş gibi geldi;
en azından burada yok.
□Идти она ещё не могла, во всяком случае без палки. Henüz yürüyemiyordu; en azından değneksiz.
III. в знач. вводного слова. Elbette, katiyen, kesinlikle (определённо, безусловно). Yazıda virgülle ayrılır. Söylemin doğruluğundan emin olunduğunu belirtir.
• Я, во всяком случае, не виноват. Ben, kesinlikle,
suçlu değilim.
ВО ГЛАВЕ, [vaglav'e],
I. в знач. наречия. En önde, en başta (впереди).
• Показались колонны демонстраторов. Во главе шли
ветераны труда. Nümayiş kolları göründü. En önde
gaziler yürüyordu.